İçeriğe geç

Parafilik Infantilizm ne demek ?

Parafilik Infantilizm Ne Demek? Gücün, İktidarın ve Bireysel Bağımlılığın Politik Anatomisi

Bir siyaset bilimci olarak, güç ilişkilerinin insan davranışlarını nasıl şekillendirdiğini incelediğimde, çoğu zaman bastırılmış psikolojik eğilimlerin toplumsal ve siyasal yapılarda yankı bulduğunu fark ederim. Parafilik infantilizm kavramı da tam olarak bu kesişim noktasında karşımıza çıkar. Yüzeyde bireysel bir psikoseksüel eğilim gibi görünse de, derinlerde iktidar, otorite, kontrol ve teslimiyet ilişkilerinin küçük bir laboratuvarıdır.

Parafilik Infantilizm Ne Demek? Bireysel Arzudan Siyasal Yansımalara

Parafilik infantilizm, yetişkin bir bireyin bebek gibi davranma veya bir “bebek” rolü içinde bulunmaktan psikolojik ya da cinsel haz alması durumudur. Bu durum genellikle bağımlılık ve itaat arzularıyla ilişkilendirilir. Ancak siyaset bilimi açısından bakıldığında, bu olgu yalnızca bireysel bir yönelim değil, aynı zamanda bir otoriteye teslim olma arzusunun sembolüdür.

Bu eğilim, bireyin güç karşısındaki konumunu temsil eder: özgürlüğünden vazgeçip korunma arzusuyla “itaate” sığınmak. Bu durum, yalnızca bireysel psikolojiyle değil, aynı zamanda modern devletin vatandaşla kurduğu paternalist ilişki biçimiyle de benzeşir.

Devletin Baba Rolü ve Politik Infantilizm

Siyasal düzende “devlet baba” metaforu, vatandaşların güvenlik, düzen ve aidiyet arayışını temsil eder. Parafilik infantilizm bu noktada sembolik bir anlam kazanır: birey, kendi özerkliğinden vazgeçip bir üst otoritenin koruyuculuğuna sığınır.

Bu durum, özellikle otoriter rejimlerde daha belirgin hale gelir. Vatandaşlar, devleti bir ebeveyn figürü olarak idealize eder; bireysel sorumluluk yerine, “devlet bilir” anlayışı öne çıkar. Böylece infantilizm, sadece psikolojik bir olgu olmaktan çıkıp, siyasal bir ideolojiye dönüşür.

İktidarın Parafilik Boyutu: Kontrol, Bağımlılık ve Arzu

İktidar, yalnızca baskı kuran değil, aynı zamanda haz üreten bir mekanizmadır. Michel Foucault’nun ifadesiyle, iktidar “her yerdedir” çünkü insan ilişkilerinin dokusuna işlemiştir. Parafilik infantilizm, bu dokuda bireyin iktidarla kurduğu duygusal ilişkiyi gözler önüne serer.

Bazı insanlar için itaat etmek, sorumluluktan kurtulmak anlamına gelir. Bu da siyasal düzeyde “vatandaş”tan “tebaa”ya geçişin psikolojik alt yapısını oluşturur. Yani, infantilist eğilimler yalnızca özel yaşamda değil, kamusal yaşamda da yeniden üretilir. Siyasi liderlerin “bizim çocuklarımız”, “milletin evlatları” söylemi tesadüf değildir — bu söylem, infantil bir bağımlılık kültürünü yeniden üretir.

Erkeklerin Güç Odaklı, Kadınların Katılım Odaklı Perspektifi

Toplumsal cinsiyet açısından bakıldığında, erkeklerin siyasal davranışları genellikle stratejik ve güç merkezlidir. Erkek seçmen ya da aktör, iktidarı ele geçirme ve sürdürme arzusuyla hareket eder; infantilizmin bu versiyonu, “kontrol altında tutma” fantezisiyle bağlantılıdır.

Kadınların siyasal tutumları ise çoğu zaman demokratik katılım ve toplumsal etkileşim odaklıdır. Kadın, otoriteye teslim olmak yerine, iletişim kurmayı ve ortaklaşmayı tercih eder. Bu fark, siyasal infantilizmin toplumsal cinsiyet boyutunu açığa çıkarır.

Kadınların artan politik temsili, infantilizmin siyasal kültürdeki etkisini kırar. Çünkü kadınlar, siyasal alanı “koruyucu baba” figürlerinden kurtararak, daha yatay ve katılımcı bir yapıya taşırlar. Bu dönüşüm, demokratikleşme sürecinin en derin göstergelerinden biridir.

Kurumlar, İdeoloji ve Yetişkinleşemeyen Demokrasi

Kurumların işlevi, bireyleri “politik olarak olgunlaştırmak” olmalıdır. Ancak birçok ülkede kurumlar, bireyleri sorumluluk almaktan alıkoyarak infantil bir bağımlılık üretir. Eğitim sistemleri sorgulayan birey yerine itaatkâr vatandaşlar yaratır. Medya, eleştirel bilinci köreltir; ideoloji, paternalist söylemleri besler.

Bu noktada şu soruyu sormak gerekir: Toplumlarımız gerçekten yetişkin mi? Yoksa devletin kollarında güvende hissetmek için kendi politik irademizden vaz mı geçiyoruz?

Vatandaşlık ve Özgürleşme: Politik Bir Terapi Mümkün mü?

Parafilik infantilizmi politik bir metafor olarak düşündüğümüzde, özgürleşmenin yolu bireyin kendi özerkliğini kabul etmesinden geçer. Gerçek vatandaşlık, devletin ebeveyn değil, ortak olduğu bir düzeni gerektirir.

Bu anlamda demokratik toplum, infantil eğilimlerle sürekli mücadele halindedir. Çünkü demokrasi, “itaat” değil, “katılım” ister. Vatandaşın politik olgunlaşması, devletle olan bağımlı ilişkisini sorgulamasıyla başlar.

Peki, bizler gerçekten özgür yurttaşlar mıyız, yoksa paternalist sistemlerin şefkatli kollarında uyuyan “politik çocuklar” mı?

Sonuç: İktidarın Beşiğinde Uyuyan Toplum

Parafilik infantilizm, yalnızca bireysel bir yönelim değil, toplumun iktidarla kurduğu duygusal bağı anlamak için güçlü bir metafordur. Siyaset bilimi açısından bu olgu, vatandaşın sorumluluk alma kapasitesini, iktidarın manipülasyon biçimlerini ve ideolojinin içselleştirilme sürecini açığa çıkarır.

Görünürde masum bir teslimiyet, aslında büyük bir politik tehlikedir: bireyin kendi özgürlüğünden vazgeçmesi. O halde şu soruyla bitirmek gerekir: Devlet bizi koruyor mu, yoksa bizi büyümememiz için mi koruyor?

Bu sorunun cevabını bulmak, hem bireysel hem toplumsal olgunlaşmanın başlangıcı olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino mecidiyeköy escort
Sitemap
prop money